Beethoven gerçek bir kahve tiryakisiydi
Doğumunun 250. yılında bütün dünyada anılan Alman piyanist ve besteci Ludwig van Beethoven gerçek bir kahve tutkunuydu. Her sabah mutlaka 60 kahve çekirdeğinden öğüterek hazırladığı kahvesini yudumlayarak güne başlardı...
Klasik müzik otoritelerince eserleri, çağının çok ilerisinde olarak yorumlanan sanatçının Viyana’da yaşadığı evleri, günümüzde birer mütevazı müze olarak korunuyor. Ünlü bestecinin 1802-1803 arasında yaşadığı ve birkaç yıl önce Beethoven Müzesi olarak ziyarete açılan Heiligenstadt’taki evinde de kahve tutkusunu sergileyen özel bir bölüm var.
Viyana denilince ilk akla gelen yerler müze, saray ve opera binalarının yanı sıra birbirinden şık kafe ve pastanelerdir. Avrupa’nın sanat başkentlerinden biri sayılan şehre gitmeyi düşünenlere de mutlaka bir pastanede ünlü çikolatalı sacher turtasının (sachertorte) tadılması önerilir. Tabii yanında yine Viyana’ya özgü sütlü kahvenin eşliğinde...
Bonn doğumlu Alman piyanist ve besteci Ludwig van Beethoven, 1791’de henüz 21 yaşındayken Viyana’ya yerleşir. Çalışmalarını orada dönemin önemli bestecilerinden Joseph Haydn ile sürdürmektedir. Sık sık ev değiştiren sanatçı, 57 yaşında ölümüne kadar da bu şehirde yaşamını sürdürür. Bu yıl yalnız Almanya ve Avusturya’da değil, tüm dünyada doğumunun 250. yılı nedeniyle üstadın adından sıkça söz ediliyor. Beethoven’in yaşamının ikinci çeyreğinde işitme sorunu yaşamasının, onun klasik müzik tarihinin efsanelerinden biri olarak anılmasına engel teşkil etmediğini, bu yılki etkinliklerle daha iyi idrak ediyoruz. Klasik müzik otoritelerince eserleri, çağının çok ilerisinde olarak yorumlanan sanatçının Viyana’da yaşadığı evleri, günümüzde birer mütevazı müze olarak korunuyor.
Kahvaltıda kendi kahvesini hazırlardı
Ünlü bestecinin 1802-1803 arasında yaşadığı ve birkaç yıl önce Beethoven Müzesi olarak ziyarete açılan Heiligenstadt’taki evinde de kahve tutkusunu sergileyen özel bir bölüm var. Bir masanın üzerinde duran kahve çekirdekleri ve küçük bir makine, sizi evinizde gibi hissettiriyor. Gerçek bir kahve aşığı, hatta kafein bağımlısı olan Beethoven’in kahvesini kendisinin hazırladığı da biliniyor. Viyana’nın kafelerinde zaman geçirmeyi de seven sanatçının evinde kahvesini yapış tarzıyla ilgili değişmeyen birtakım ritüelleri var. Öyle ki Beethoven mükemmel bir kahvenin mutlaka 60 kahve çekirdeğinden öğütülerek hazırlanması gerektiğinden emindir. Ölçü kabı kullanmasına karşın, bir ya da iki çekirdeğin eksik olma ihtimalini göz önüne alarak taneleri sayar. Özellikle misafirleri geldiğinde sayma işlemini asla ihmal etmez. Anton Schindler’in 1840’da yazdığı Beethoven biyografisinde yer alan bu anekdotlara göre besteci, kahvesini genellikle kahvaltı sırasında içer. Yine Schindler’e göre özel bir cam kahve makinesi kullanır.
Sanatçının evinde kahvesini yapış tarzıyla ilgili değişmeyen birtakım ritüelleri var. Öyle ki Beethoven mükemmel bir kahvenin mutlaka 60 kahve çekirdeğinden öğütülerek hazırlanması gerektiğinden emindir...
Klasik müzik ve kahve tutkunları, bestecinin sevdikleri bir eserini dinlerken, yine onun ‘60 çekirdek’ formülüyle hazırlayacakları kahvelerini içerek, 250. doğum yılında onu farklı bir şekilde anabilir. Bu arada ünlü yorumcularımızın Beethoven yılı için yayımlanan özel albümlerini dinleyebilir. Geçmişte bestecinin tüm piyano eserlerini kaydeden İdil Biret’in sonat, konçerto ve senfoni uyarlamaları 4 CD’lik “Seçmeler”de toplandı. IBA etiketiyle yayımlandı. Fazıl Say’ın tüm piyano sonatlarından oluşan 9 CD’lik albümü ise Warner Bross’tan yayımlandı.
Gününüzde bizim klasik müzik besteci ve yorumcularımızın da birbirinden farklı kahve ritüelleri var.
Uğruna kantat yazılmış bitki
Turgay Erdener (Besteci, akademisyen):‘’Kahveyi elbette çok severim. Sade Türk kahvesi tercihimdir. Özellikle gece çalışacaksam, filtre kahve ilaç gibi gelir. Hele o kokusu yok mu? Kahve sert ve şekersiz olmalı. Şeker kahveyi kimliğinden uzaklaştırır. Son 15 yıldır çekirdek kahve kullanıyoruz. Tercihim Orta Amerika kahvelerinden yana oluyor. Fakat coğrafya merakım yüzünden bulabildiğim her ülkenin kahvesini denemekten de keyif alıyorum. Etiyopya, Colombia, Guatemala, Honduras, El Salvador hatırlayabildiklerim. Kahve, uğruna kantat yazılmış, kıymetli bir bitkidir.’’
Ilık sütün içine bir kaşık Türk kahvesi
Ali Darmar (Besteci): ‘’Özel bir kahve tiryakiliğim yok ama her sabah bir fincan ılık sütün içine bir tatlı kaşığı Türk kahvesi de eklerim. Gün içinde evime dostlarım gelirse, onlara Türk kahvesi ikram ederim. Ben de onlarla birlikte içerim. Beraber çalıştığımız piyanist Ayşegül Sarıca’ya sık sık gittiğimde de sanatçı nescafe ikram eder, onu içerim. Akşamüstü saat 17.00’de de birkaç bardak çay içmeyi severim. ‘’
Konserden önce mutlaka içerim
Gülsin Onay (Piyanist): ‘’Kahveyi çok severim, her türü benim için özeldir. Sabah ilk kokusu bile beni mutlu etmeye yeter. Uyanır uyanmaz hemen kahvemi içerim. Türk kahvesini sade, espresso ve diğer kahveleri de şekersiz içerim. Çalışırken ve konserden önce de kahve olmazsa olmazlarım arasındadır. Konserden önce de mutlaka iki saat önce hangi ülkedeysem, oraya ait bir kahveyi içerim.’’
Termosun içinde okula götürürüm
İris Şentürker (Piyanist, akademisyen): ‘’Kahvesiz yapamam, güne kahveyle başlarım. İyi yerden kahve çekirdeği alıp sabah evden çıkmadan hazırlar ve bir termosun içinde okula götürürüm. Okulda da taşınabilir kahve makinem var. Ders günlerinde yaşça büyük olan öğrencilerime de ikram ederim. Sade Colombia kahvesini tercih ediyorum. Değişik kahveleri de denerim. Hangi suyla yapıldığına da dikkat ediyorum. Konserlerden bir saat önce kahve içmeyi keserim. Yaz aylarında Avusturya’da eğitim vermeye gittiğimde de dönüşte valizimi kahveyle doldururum.’’
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Dünya’nın bütün çöplerini neden Güneş’e fırlatmıyoruz?